Yaşam boyu durmaksızın çalışan kalp, bazen düzensiz ya da hızlı atabilir. Bu durum, kalp çarpıntısı olarak tanımlanır. Oldukça yaygın bir şikayet olsa da her zaman tehlikeli bir durumun habercisi değildir. Olağandışı bir durum olduğu için bu sorunu yaşayan kişiyi endişelendirebilir. Endişe sebebiyle kalp çarpıntısı daha da şiddetlenebilir. Bazen psikolojik nedenler, beslenme alışkanlıkları veya aşırı çay ya da kahve tüketimi kalp çarpıntısına yol açabilir. Bu nedenlerin dışında, kalbin kendi yapısıyla ilgili ya da farklı hastalıklar da kalp çarpıntısına yol açabilir. Kalp çarpıntısı, bir nevi kalp hastalığı belirtisi olarak yaşanabilir. Kalple ilgili hastalıklarda, kalp çarpıntısı dışında başka belirtiler de görülebilir. Göz kararması, göğüs ağrısı, baş dönmesi, nefes alıp vermede zorluk gibi belirtiler kalp hastalıklarında sıkça görülür.

Kalp çarpıntısı bazen sinirsel durumlarda yaşanır. Bu durumda çarpıntı hisseden kişi fenalık hissine kapılarak, derin derin nefes alma ihtiyacı hisseder. Bu durumda endişe yaşanabilir ve çarpıntı gün boyu devam edebilir. Beyin, fiziksel ve psikolojik stresi ayırt edemez. Yaşanan stres, kalbi etkiler ve vücut fiziksel bir tehlikeye hazırlık yapıyormuş gibi kalp atışları hızlanır. Panik atak yaşayan kişilerde kalp çarpıntısına daha sık rastlanır. Bu tip hastalar, kalp hastası olduklarını düşünerek sürekli hastaneye başvurabilirler.

Kalpte çarpıntı bazen ritim bozukluğu nedeniyle yaşanabilir. Kalp ritim bozukluğu, kalp-damar hastalıkları, sigara, stres ve kansızlık gibi nedenlerden dolayı meydana gelebilir.

Fazla kuvvet gerektiren ve enerji harcatan aktiviteler sonrasında kalp çarpıntısı yaşanabilir. Genelde hareketsiz bir yaşam tarzı süren kişiler, hızlı merdiven çıktıklarında veya hızlı yürüdüklerinde kalp çarpıntısı yaşayabilirler.

Tansiyon, şeker, kalp, astım, grip ve alerji için kullanılan ilaçlar bazen yan etki olarak kalp çarpıntısına yol açabilir. Ayrıca kullanılan bazı bitkiler ve bitkisel çaylar da kalp çarpıntısına neden olabilir.

Kola, çay ve kahve gibi içeceklerin aşırı tüketimi kalp çarpıntısına neden olabilir. Sigara ve enerji içecekleri de kalp çarpıntısına yol açabilir.

Kansızlık hastalığında kırmızı kan hücreleri sağlığını yitirir. Bu nedenle hücrelere yeterince oksijen taşınamaz ve enerji yetersizliği yaşanır. Kalp, hücreler için daha fazla oksijen taşımak amacıyla hızlı bir şekilde çalışmaya başlar. Bu durum kalp çarpıntısı olarak hissedilebilir.

Kan şekerinin normalin altına düşmesi hipoglisemi olarak tanımlanır. Bu durum bir hastalık olarak değerlendirilmemekle birlikte, kan şekerinde düşüş yaşandığında kısa bir süre kalp çarpıntısı olabilir. Beraberinde terleme, titreme gibi şikayetler yaşanabilir. Yaşanan şikayetlerin boyutuna göre uygun bir tedaviyle kan şekeri normale çevrilmelidir. Bu sayede belirtiler ortadan kalkar.

Gebelik döneminde yaşanan kalp çarpıntısı, gebeliğin belirtisi olarak kabul edilir. Gebelik boyunca sürebilir, ancak doğum gerçekleştikten sonra kendiliğinden ortadan kalkar. Gebelikte yaşanan kalp çarpıntısı, değişen hormonlar nedeniyle meydana gelir. Gebelik haricinde menopoz ve adet dönemlerinde de hormonların etkisiyle kalp çarpıntısı yaşanabilir.

Kalp krizi, kalp kapak hastalıkları ve kalp kas hastalıklarında belirti olarak kalp çarpıntısı yaşanabilir. Kalp çarpıntısına nefes almakta zorluk, baygınlık hissi, yorulma ve göğüs ağrısı eşlik edebilir.

Aşırı kilo, beslenme bozuklukları gibi nedenlerden dolayı damar tıkanıklığına maruz kalınabilir. Damar tıkanıklığı, vücutta bazı bölgeleri olumsuz etkiler. Tıkanıklığın geliştiği bölgede bulunan dokulara yeterli miktarda kan gitmez. Eğer damar tıkanıklığı kalbi etkilemişse, belirti olarak kalp çarpıntısı, kol ağrısı ve göğüs ağrısı gibi şikayetlere yol açar.

Kalp çarpıntısının nedenini belirlemek için detaylı bir tıbbi değerlendirme gereklidir. Elektrokardiyogram (EKG), holter monitörizasyonu ve kan testleri gibi çeşitli testler yapılabilir. Tedavi, altta yatan nedenlere bağlı olarak değişir ve yaşam tarzı değişiklikleri, ilaç tedavisi veya gerekirse cerrahi müdahale içerebilir. Kalp sağlığını korumak için düzenli egzersiz yapmak, dengeli beslenmek, sigara ve alkol kullanımını sınırlamak önemlidir.