Kalp hastalıkları, günümüzün en önemli sağlık sorunlarından biridir ve hiçbir belirti vermeden sessizce ilerleyebilir. Belirti verdiklerinde ise en sık; göğüste ağrı, nefes darlığı ve çarpıntı gibi reaksiyonlarla ortaya çıkmaktadır.

Kalp hastalığı, kalbin pompa fonksiyonlarında aksaklık olmasıdır. Bu aksaklık az da olabilir, çok ileri derecelere ulaşmış da olabilir. Son zamanlarda obezite ve kolesterol yüksekliği oranının artması yüzünden kalp hastalıklarında artış görülmektedir. Türkiye'de 4-5 milyon arasında kalp damar hastası olduğu bilinmektedir.

Kalp hastalığının belirtileri, kadınlarda erkeklere göre daha belirsiz seyretmekte ve bu sebeple çok uyarıcı olmamaktadır. Erkekler daha çok göğüs ağrısı şikayeti ile başvururken, kadınlarda nefes darlığı, yorgunluk gibi reaksiyonlar şeklinde başlamaktadır.

Ölüm sebepleri arasında ilk sırada olan koroner arter hastalıkları, kalp etrafında bulunan ve onu besleyen damarlarda oluşan daralmalar sonucu ortaya çıkar. Hastalık, kendini doğrudan kalp krizi veya göğüs ağrısı ile gösterir. Sol göğüsten başlayıp boyuna ve çeneye yayılan ağrılar da belirtiler arasındadır. Tıkanmış damarların tedavisinde kabul gören üç yöntem bulunmaktadır: ilaç tedavisi, balon veya stent takılması ve by-pass ameliyatları.

Kalbin sol karıncığı ile sol kulakçığı arasında bulunan ve kanın geriye kaçmasını engelleyen mitral kapaklardaki sorunlar dejeneratif, romatizmal ve iskemik kapak hastalıkları olarak ortaya çıkar. Efor kapasitesinde düşme, nefes darlığı ve çarpıntı ile kendini belli eden mitral kapak hastalıkları, geceleri nefes darlığı ile uyanma şikayetine de sebep olabilir. Bunun sebebi, hasta uzun süre yattığı için kalbin gelen kanı pompalamakta yetersiz kalmasıdır. Hastalığın ilerleyen dönemlerinde kişiler ancak oturur pozisyonda uyuyabilir.

Aort kapağı, aort ile kalbin sol karıncığı arasında olan yarım ay şeklindeki üç yapraktan oluşur. Bayılma nöbetleri, göğüs ağrısı, çarpıntı ve nefes darlığı şikayetleri ile kendini belli eder. Aort kapak hastalıklarının görülme yaşı nedenine göre değişir. Aort kapak alanı normalde 2.5 - 3.5 santimetre arasındadır. Bu alan bir santimetrekarenin altına indiğinde ise ciddi oranda darlıktan söz edilir. Aort kapak alanı darlaşmasında kapak onarımı veya değişimi operasyonları uygulanmaktadır. Biyolojik ya da metalik kapak takılabileceği gibi, kadavradan alınmış organ nakli yapmak da mümkün olabilir. Kapak seçiminde kişinin yaşı ve beklenen yaşam süresi önem taşır.

Aort damarı kalpten çıkar ve dört bölgeye ayrılarak vücuttaki birçok organa yan dal verir. Aort, vücudumuzun ana arteridir. Bu damarda oluşan genişlemeye de aort anevrizması denir. Aort anevrizmasında hayati risk oluşturacak iki unsur vardır. Birincisi, damar genişledikçe duvarı inceldiği için patlama (rüptür) riski, ikincisi ise damar içi yırtık (diseksiyon) görülmesidir. İki risk de ölüme neden olabilir. Aort anevrizmalarında cerrahi tedavi gerekebilir. Cerrahi tedavide balonlaşan damar çıkarılıp yerine yapay damar takılır.

Kalbimizde, her iki kulakçık arasındaki duvarda delik oluşması Atriyal septal defekt yani ASD olarak tanımlanır. Çoğunlukla çocukluk döneminde kapanan bu deliklerin kapanmaması halinde cerrahi yöntem gerekir. Tedaviyi, akciğer atardamarının basıncı ve deliğin büyüklüğü belirler. Çocuklarda çabuk yorulma, nefes darlığı, yorgunluk ve halsizlik ile kendini gösteren ASD'nin tanısı ekokardiyografi ile tespit edilir. Kulakçıklar arasındaki bu delik çoğunlukla kasıktan girilerek şemsiye metodu ile kapatılır. Deliğin büyük olması durumlarında bu yöntem yeterli olmayabilir ve cerrahi onarım gerekebilir. Delik doğrudan yama ile veya dikilerek kapatılır. Yama malzemesi olarak özel hazırlanmış dokular, hastanın kendi kalp zarından alınan parça veya yapay yamalar kullanılır.